Ankara Yeterince Tanıtılamıyor…

Yöneticilerin vurdumduymaz tavrı ve Ankaralıların sesizliğiyle Ankara unutulmuş bir girdap gibi…

Gidilecek yerleri, yöresel lezzetleri ve tatlılarını tanıtamıyoruz. Hem kamu kurumları hem de belediyeler bu konuda pek yeterli hizmetleri yok. Ankara’nın vazgeçilmez lezzetleri ve kültürel zenginlikleri unutulmaya bırakılmış durumdadır…

Hem yetkililere sitem hem de kendimce okurlarımıza biraz Ankara’dan bahsedeceğim.

Ankara…!

Aslında başkent Ankara, tarih boyunca antik medeniyetlerde konumu bakımından kilit bir önem arz etmiş; Hitit, Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve nihayetinde Osmanlı kültüründen derin izleri günümüze değin ulaştırmıştır.

Şehrin çalışan kapasitesinin çoğunlukla devlet kollarında yer alması nedeniyle kendine has ciddi bir çizgi oluşturan Ankara, İç Anadolu coğrafyasının ve buna bağlı olarak karasal iklimin karakteristiğini yansıttığı için çetin geçen soğuk kış mevsimiyle, kurak ve bunaltıcı sıcaklarıyla geçen yaz aylarıyla ‘soğuk’ ve ‘gri’ havasını pekiştiriyor.

Peki, gelelim şimdi esas konumuza. Türkiye’nin pek çok yerinden ulaşımı neredeyse en kolay şehir, başkent, delikanlı diyarı ve en önemlisi de Ata’mızın ebedi istirahatgahı Ankara.

Ankara, ülkemizin tarihi ve kültürel açıdan öne çıkan zenginlikleriyle adından sıkça söz ettirir. Anıtkabir, Etnografya Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin yanı sıra; Tuz Gölü, Eymir Gölü gibi doğal güzelliklere sahiptir. Ankara kültüründe önemli yeri olan Ankara kedisi, Ankara hava, Çubuk turşusu, Ankara tava ve susamlı simit ise şehrin önemli simgelerinin başında gelir.

Siz de Ankara’ya gerçekleştirdiğiniz ziyaretlerde kentin önde gelen tarihi ve kültürel miraslarını deneyimleyebilir, Anadolu’nun bu görkemli şehrini daha yakından tanıyabilirsiniz.

Yazıma son verirken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün o unutulmayan sözlerini bırakayım.

Atatürk; “Ankara'nın ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır”